Sri Lanka’ya veda ettikten sonra, Hindistan’a Namaste dedik!
2. Yolcumuz olacak Mine ile Mumbai’de (Bombay) buluşana dek, önümüzde 10 günlük bir Güney Hindistan etabı vardı, bizde yola Kerala eyaletinin başkenti Kochi’den koyulduk. Mumbai’ye kadar rotamız sırasıyla Kochi, Mysore,Goa (Panjim, Morgao ve Palolem) ve Aurangabad (Ellora , Ajanta) idi. İzninizle diğer şehirlerin detaylarını müstakbel kitabıma bırakarak, Seyyahhane’de sizi Mihraceler Şehri Mysore’da ağırlamak istiyorum.
1947’ye kadar Wodeyar hanedanlığınca yönetilen bir krallığın başkenti imiş Mysore. Hindistan’ın bağımsızlığı ile eyalet başkentliğini alan Mysore’da hanedanlık da 1974’te son kral ölene kadar, özel devlet görevliliğini sürdürmüş. Eee bu kadar krallıklar, hanedanlıklardan bahsedince, haliyle Hindistan’ın güneyindeki bu güneşli, yeşil şehirde miras kalan birçok da saray oluyor. Özellikle Dasara festivali zamanında , şehrin göbeğindeki saray oldukça turist çekiyormuş.
Biz de sarayı sona bırakarak, tuktuklu şehir gezimize, Hindular için oldukça önemli kutsal yerlerden biri olan Chamundi tepesindeki Chamundeshwari tapınağından başladık. Sabah erkence bir saat olmasına rağmen rengarenk kalabalık adeta bize hoşgeldiniz diyordu. Tapınağa girmek için sırada bekleyen yüzlerce Hindu, gayet mutlu görünüyorlardı. (Zaten Hindistan’da 1 haftadır, Sri Lanka’ya göre en net gözlemlediğim fark, insanının güzelliği: her durumda yardımsever, güleryüzlü, ve memnun insanlar!)
Chamundi tepesinden inerken yolda bir de meşhur boğa heykelinde durduk, bu büyük döküm heykele de yine sunak gibi birşeyler getiriyorlardı.
Mysore, her kralın yaptırdığı sarayı ile 20’den fazla sarayı olan bir şehir. Ama kuşkusuz en etkileyicisi şehrin merkezinde yeralan Mysore Sarayı. Taç Mahal’den sonra yıllık 2,7 milyon ziyaretçi ile, Hindistan’da turistlerin ilgi odağı olan bu saray, hem dıştan heybetli görünüşü, hem de içerisindeki ihtişamı ile bizi oldukça etkiledi, iyi ki Mysore’u rotamıza katmışız dedirtti.
Fotoğraflara geçmeden önce Mysore ile ilgili son olarak sandalağacı ve kokulardan bahsetmeliyim. Burası hem tıbbi amaçla hem de kozmetik sektöründe çokça kullanılan Sandalağacı’nın merkezi. Chamundi tepesine çıkarken ağaçların arasından geçerken gelen koku sanki parfüm sıkılmış gibiydi.
Mysore aklımda, yeşil parkları, güzel sarayları ve sandalağacı kokusu ile, Güney Hindistan’dan mağrur, biraz yaşlanmış, sevecen bir yüz…
Sevgiyle,
PIRIL