Kuzey Hindistan!-Sinan Aydın

Mihraceler Şehri MYSORE-Pırıl Yay
December 10, 2011
Aurangabad ve Rajastan-Ezgi Eylem Üskül
December 17, 2011
Mihraceler Şehri MYSORE-Pırıl Yay
December 10, 2011
Aurangabad ve Rajastan-Ezgi Eylem Üskül
December 17, 2011

Kuzey Hindistan!-Sinan Aydın

Bu sefer, Güney Hindistan’ı geride bıraktığımız Mumbai’den başlıyorum anlatmaya; önceden de dediğim gibi, benim için gerçek Hindistan’a geçerken… Mumbai’ye kadar yaklaşık 3 haftadır Pırıl, Ezgi ve ben, 3 kişi yol alıyorduk, ve orada aramıza Mine katıldı. Üstelik doğumgününü kutlamak ve yaklaşık 3 hafta boyunca Kuzey Hindistan’ı bizimle gezmek için.

Mumbai’nin hemen ardından, Pakistan’la komşu Rajasthan eyaletine geçtik. Herşey o kadar doğal ve güzeldi ki, nereye baksanız bir fotoğraf karesi vardı. Bu eyalette, şehirler renkleri ile anılıyor. Çünkü buradaki şehirler özel olarak boyanmışlar. Udaipur, beyaz şehir. Jodphur mavi şehir. Ve, Jaipur pembe şehir. Bu üç şehri ağır ağır hiçbir noktasını kaçırmadan gezerek, tüm önemli noktalardan kareler aldık. Fillerle dağ yamaçlarındaki kalelerine çıkılan, develerle çöllerinde safari yapılan, birçok Mihracenin sarayları gezilirken hayran kalınan Rajasthan’da  yüreğimizi bırakıp, çektiğimiz yüzlerce fotoğrafla yola devam ettik.

Daha Kuzey’de, Sih dininin Mekkesi sayılan Amritsar Altın tapınak vardı önümüzde. Herşeyin uçlarda olduğu bir ülke varsa, o kesinlikle Hindistan’dır! Bir tarafta, sokaklarda çöple beslenen insanlar; bir taraftaysa yüzlerce kilo altınla varaklanmış tapınaklar. Bu tapınakta binlerce Sih kendilerinden geçmiş, hacı oluyorlardı. Hem sürekli okunan kutsal kitaplarından dualara eşlik ediyorlar, hem de gözyaşları içerisinde, tapınağın çevresindeki geniş havuzda ıslanarak adeta günahlarından arınıyorlardı.

Bu enerji dolu kutsal şehri geride bırakıp, soluğu Rishikesh’te aldık. Yoga ya da meditasyonla ilgilenenler bilir, bu şehir bu konularda dünyanın merkezi. Biz de buraya kadar gelmişken, yoğun bir yoga eğitimi almayı ihmal etmedik:)

Şimdi Agra’ya doğru, dünyanın 7 harikasından biri olan Taç Mahal yolundayız.

Bu sefer de bu yazıyı, sabaha karşı dörtte, bir yandan treninin tıkırtılarını, bir yandan kendimi dinleyerek yazıyorum. Diyebileceğim tek şey; iyi ki bu yola çıkmışım, yollardayım…