Tanzanya Gezi Notları-Fusun Töret

Gözlerimin içinde, Nepal’den Renkler Sakladım…-Mukaddes Şenkal
November 8, 2012
Tanzanya Gezi Notları-Canan Furgaç
January 31, 2013
Gözlerimin içinde, Nepal’den Renkler Sakladım…-Mukaddes Şenkal
November 8, 2012
Tanzanya Gezi Notları-Canan Furgaç
January 31, 2013

Tanzanya Gezi Notları-Fusun Töret

Afrika Seyahatimiz:

03.12.2012

Sabiha Gökçen’den  Air Arabia ile Sharjah’ a doğru yola çıktık. Oradan da Nairobi (Kenya)  Havaalanına , Jamokenata’ta ya vardık (Bu ismi ilk cumhurbaşkanlarından almış). Orda bizi Sinan karşıladı. Arabada grupla kısa bir tanışma faslı yaşandı. Uzun bir yolculuk oldu. Yol dümdüz bir otoyoldu.Yol o kadar düzdü ki Sinan’ın dediğine göre auto pilota bağlasak araba kendi kendine gidebilirmiş.:-))

 Ben yanıma sandviç yapıp hazırlamıştım. Bu sayede aç kalmadık. Diğer arkadaşlar ise hazırlıksız gelmiş ve arabada kurt gibi acıkmışlardı. Yol boyunca Sinan’ın annesinin gönderdiği börekleri baklavaları bir güzel  afiyetle  yedik.(Sarmalar akşam rakı ile yenmek üzere korumaya alındı)

 Bu arada yolda Kenya dan Tanzanya ya geçişte vize işlemlerini yaptık. Bu bayağı zor oldu para bozarken üstünü doğru vermiyorlar. Polisler zorluk çıkarabiliyor. İsterse vize vermiyebiliyormuş. Afrika şilinlerimizi aldık. Arabadan indiğimizde etrafımızı saran Afrika halkı ile Türk olmanın verdiği alışmışlıkla pazarlık alışveriş ve baş etme sınavını başarı ile verdik. İlk resimlerimlerimizi  çekmeye başladık. Gökyüzü bir harikaydı. Gün batımı çok uzun sürmekte ve harika bir görüntü sergilemekteydi. Tüm yorgunluğuma ve uykusuzluğuma rağmen birazda uyumamak ve manzarayı kaçırmamak için kendimi zorlayarak arabadan etrafı seyrederek  Tanzanya’da konaklayacağımız otele vardık, yerleştık . Akşamda harika bir akşam yemeği yedik. Sinan’ın tavsiyesi ile sezzling denen güveçte et ve sebzeyle pişirilen harika bir yemek yedik,tabi yanında Serengiti  birası. Bu birayı o kadar sevdik ki seyahat boyunca bize yol arkadaşlığı etti. Tabi bu bana 1-2 kilo ilavesine mal oldu. Acilen diyet ve spora başlamam lazım.Akşam oranın gençleri bize akrobotik gösteri yaptılar.Gece yattığımız yatak kocaman ve cibinlikli idi. Hayatımda ilk kez cibinlikli bir yatakta yattım 🙂

Bu arada birkaç kelime öğrendik

Asenta sana: çok teşekkür ederim

Hakuna Matata: Sorun yok

Jambo: merhaba

Karibu: Hoş geldin

Pole pole: yavaş yavaş

Twende: gidelim

04.12.2012

Sabah omlet ananas muz’dan ibaret kahvaltımızı yaptık.  Birazdan özel ciplerimizle Tarangire milli parkına gideceğiz. Yolda markette durup içecek ve meyve ve çerezlerimizi aldık. Akşama kadar parkı gezdik. Fil, zürafa, değişik kuşlar, yaban domuzu,  rakun ve pek çok hayvan gördük. Öğle yemeğini parkta yemek için ayrılmış özel bir alanda yedik. Etrafımız maymunlarla doluydu.Bir maymun benim elmamı kaptı.Yan masadan gofret çaldı. O kadar şekerler ki  insan kızamıyor. Akşam kampta çadırlarımız kuruldu. Çadırlarımıza yerleştik. Bu arada guruptaki arkadaşlarla samimiyeti ilerlettik. Çok güzel dostluklar kuruldu. Ciplerde 6’şar kişi olarak ayrıldık. Akşama kadar bu 6 kişi ile daha samimi olma şansı yakaladık. Çok harika insanlar. Akşam yemeğinde türlü, salata, patates krokan ve balık krokan vardı. Kamp alanında tek işık elimizdeki fenerlerdi. Her taraf karanlıktı. Gökyüzü ve yıldızların seyrine doyum olmuyor.

05-06.12.2012(tarangire,Serengiti)

Sabah kahvaltımızı yaptık. Arkadaşlar ve tabiî ki bende peynir getirmişiz, bazıları helva değişik peynirler getirmişler. Soframızda bir kuş sütü eksik.

Kahvaltıdan sonra ciplerimize binip Serengiti’ye doğru safarimize başladık. Serengeti Massai dilinde uçsuz bucaksız ova demekmiş.

Yolda Mayra Gölünde durduk. Volkanlar dolayısıyla oluşmuş tuzlu göl. Afrika’ya has pelikanlar gördük. Daha kızmızı ve küçük bunlar. Türkiye’ye göç etmiyorlar.Diğerleri Türkiye Tuz gölüne göç ediyorlar.Bunların gagaları sürekli hareket ediyor.Meğer göldeki tuzların arasındaki kurtları avlayıp gagaları ile tuz ve kurtçukları ayıklıyolarmış. Birazdan Serengiti’ye  gidiyoruz. Yolda Tanzanya t-shit’ü ve kolye aldık.Ha bu arada Arif’e Afrika’ya ilk gelişimizde bir Afrikalı kadın bilezik takmış  ve ben massai kadınıyım para istemem bu sana hediye demiş. Arif’te ilk kez bir kadın bana bilezik taktı diye karizmayı çizdirme pahasına kolundan çıkarmıyor.( ha ona söylemeyin. Bu pazarlama taktiği kadın herkese bu yolla bir şeyler sattı ve parasını aldı) 🙂

Yol boyu hayvan görmeye devam ettik. Babun gördük.

Park girişi için izin aldık. Ngorongoro Kraterini  tepeden seyrettik. Marsa  görüntü olarak en yakın yer burasıymış.Kışın tuz gölü yağışlarla gelişliyormuş. Eskiden bu düzlüğün olduğu yerde dağ varmış sonra volkan aktive olunca dağ düzlüğe dönüşmüş ve sönmüş.

Burada hava değişik.Gök gürlüyor ama yağmur yok.Kraterin oluşturduğu düzlükte  2 çeşit gazel sürüsü var.Çöl gibi çok yeşil değil.Çakal gazelleri gözlüyor.Tüm gazeller aynı yöne dönmüş duruyor.Biz meraklı cip halkı hemen araştırmaya soruşturmaya çalıştık ama nedenini bulamadık. Rehberimiz Simbo ve Pırıl bir neden bulamadıar 🙂 (Ha bu arada Sevgin Simbo’nun deyimi ile proffessööör  Simbo ile arkadaşlığı ilerletti akşamda Sinan ile birlik olup adama rakı içirdiler ve Simbo oldu Simon’cuğum. Yol boyunda Sevgin adama ‘’Simon’cuğum wait a second ‘’dedi oda Sevgin’e  ‘’okay Profffesöör ‘’dedi 🙂 )

Düzlük krater alanında toz bulutundan oluşan ufak hortumlar gözlemledik. Bu arada bizim arabada da bira şişelerinden biri kırılmış ve bira gölü oluşmuş.Toz bira rüzgar bizi Akrika halkına benzer bir görüntüye soktu. Allah’tan parkta durduk bir sabun bulup ellerimiz ve yüzümüzü yıkadık yoksa resimlerde kendimi tanımakta güçlük çekecektim 🙂 Orada su sabun ve ıslak mendil en kıymetli şey.

Parkta  tepeye tırmanıp manzarayı yüksekten seyrettik.Orda rengarenk kertenkele(erkek) kertenkele gördük. Hayvancağız tüm renklerini sergileyip yere sürtünerek dişilerin ilgisini çekmeye çalışıyor ama biz etrafına üşüştük resim çekip hayvancağıza rahat vermiyoruz.

Yolda Zürafaları gördük.Artık fil , zürafa, zebra, maymun görmeyi  kanıksadık. İlk gördüğümüzdeki çığlık atma bir sürü resim çekmeye çalışma  vs gibi reaksiyon vermiyoruz.Bu arada aramızdaki samimiyet gittikçe artıyor.Artık birbirimizin ayağına bastığımız veye bir hayvanı görmek için üstüne abandığımız için özür dilemiyoruz 🙂 Şakalar özelleşti.Ama onlar bende saklı 🙂 Safaride olan safaride kalır 🙂 (Dağcılıktaki 3000 metreden olan orda kalırı buraya revize ettim 🙂 )

Zürafalar 7 rengi gören nadir hayvanlardanmış.Aslan 3 renk görebiliyormuş.Zürafaların cinsiyetleri antenlerindeki tüyden anlaşılıyormuş(tüylü olan dişi).Zürafaların yediği akasya ağacı bir süre sonra acı bir kimyasal salgılıyormuş ve zürafa onu yiyemiyormuş diğer ağaca geçmek zorunda kalıyormuş.Zaten çok dikenli olduğu için tepelerini sadece Zürafalar yiyor.

Öküz başlı antiloplar hayvanların en aptalı imiş. Birkaç dakika içinde Aslan saldırısını unutup  geviş getirmeye devam ediyor, ölümüne azgın nehirleri geçip göç ediyorlarmış.

Gazeller Grand gazel ve tomsonlar olarak 2 çeşitmiş. Birinin poposu m harfi seklinde sihah. Ona mc Donald diyorlar.Tomsonlar küçük olanları.İmpalalar ise açık kahve ve beyaz olanlar.

İmpala sürüsü (bekar erkekler topluluğu)erkekler kaybettiği için sürüden kovulmuş bir arada güç topluyorlarmış.Tekrar harem kurmak için 🙂

Akbabaya benzeyen maraba adında bir kuşun resimlerini çektik.Uçarken  degördük ve tabi resimledik.

Çita gördük.Buralarda en zor şey çita ve leopar görmekmiş. Hatta hiç görmeden safariyi bitiren guruplar oluyormuş.Çita antilopları kovaladı. Bu bizi çok heyecanlandırdı. Yanımızdaki oraya özel içki Amurullo içerek bu olayı kutladık.Birazda serengiti biraları ve Amurullo sayesinde tabii en çokta gördüğümüz manzaralar sayesinde çakır keyif olduk. 🙂

Öğlen yemeğimizi tepede bir yerde yedik.  Bu arada cipte fıkralar ardı ardına anlatılıyor.Gülmekten çenem ağrıdı.Çok eğlendik çooooook 🙂

Babunları gördük ve cipte biz kadınlar babun kadınları olmaya karar verdik 🙂 Nedeni bize özel 🙂

Zebralar hamileydi. Çok şekerlerJSırtlanlar birtek doğuma yardım ediyorlarmış, yavruları çıkarıp alıp kaçırıp yiyorlarmış.Simbo doğumun şubatta olacağını söyledi.

Bu arada filin akrabası olan bence sıçana benzeyen biraz büyükçe bir kemirgen adı maleymiş  onun dışkısından ve filin dışkısından hazırlanan bir ilaç ile sıtmayı tedavi ediyorlarmış.

Bir sürü hayvan gördük tavşan kaplumbağa aslan fil zebra bizion vs.

Çitanın avlanmasını seyrettik. Bir şey  yakalayamadı ama seyretmek çok keyifliydi.Akşama kadar pek çok hayvan gördük nerde aslan görüldüğü haberi gelse oraya yöneldik.Aslan yavruları çok şekerrr(tüm araç şöförleri  birbiri ile telsizle haberleşip gördüğü hayvanı diğerine söylüyor.Bizim bundan ders almamız lazım. Herkes kazanıyor birbirini destekliyor barış ve kardeşlik içinde kimse diğerinin ayağına başmıyor. Birde biz gelişmişiz onlar geri kalmış vahşiler.  Ha bu arada gittiğimiz tüm tuvaletler tertemizdi.)

Akşam olunca kampa döndük.Güzel bir duş sonrası akşam yemeğimizi yedik.Sebze çorbası.Buğday püresi ve ıspanak,keçi ve buffalo eti ve pilav. Yemek sonrası ananas ve karpuz. Akşam ateş yaktık. Ateşin başında Afrikalı şöför ve rehberlerimiz bize Afrika şarkısı söyledi ve öğretti.Sonra biz kendi şarkılarımızdan söyledik. Yalnız değildik. Çevremizde sırtlanlar dolaşıyordu.Işık tutunca gözleri pırıl pırıl parlayarak bize baktıklarını gördük. İnsanlara yaklaşmıyorlar ve sizi görünce kaçıyorlar. Sabah 6 da yola çıktık amaç hayvanları avlanırken görmekti. Kampa dönüş yolunda leoparı gördük avını ağaca asmış tam yemeğe başlamışken bizi görünce kaçtı.Çok heyecanlandık. Bu arada Arif o kadar heyecanlandı ki hepimiz kalp krizi geçirecek diye endişelendikJHala bundan bahsettiğimizde Arif heyecanlanıyor .Tabi bir sürü fotoğraf çektik.Kampa gidip kahvaltımızı yaptık. Malzemelerimizi topladık.Çadırlar sökülüp araçlarımıza yerleştirildi.

07.12.2012(Serengiti,Ngorongoro Krateri,Arusha)

Birazdan Ngorongoro kriterine gideceğiz yoldada massai kabilesini ziyaret edeceğiz.Ngrongoro ismini öküzlerin boynuna astıkları çanın çıkardığı sesten esinlenerek  koymuşlar.

Yolda sabah avlanan Leoparın yemini biraz daha yediğini gördük.Biraz etrafı gözledik.Tekrar görebilirmiyiz leopar ve yavrusunu diye. Yolda Çita avlanmak amacı ile pusuya yatmış gazelleri gözlüyür yaklaşmalarını bekliyordu.Bizde bekledik.Bence çok araba olduğu için gazeller çitaya çok yaklaşmadı ve çitada vazgeçti gitti.Bizde heyecanlı bir bir saat bekleyiş ardından ziyaret edeceğimiz Eleray kabilesine doğru yola koyulduk.

Massailerden oluşan Eleray kabilesini gezdik. Köyün dışında şefin oğlu bizi karşıladı. Hazırladıkları program hakkında ön bilgi verdi. Halk bizi köy girişinde karşıladı.Önce hoş geldin dansı yaptı erkekler.Kadınlarda bir köşede toplanmışlardı.Bizde onların karşısında tek sıra olduk.Sonra zıplama dansı yaptılar kadınlara Ben İrem Zeynep de katılıp dans ettik Erkeklerdede Oğuz ve Aziz zıpladılar.Sonra ikişerli gurup yapıp evleri gezdirdiler. Evin içinde 2yatak vardı.Biri ebebeynler diğeri ise çocuklar için.(yatak sanırım topraktan yapılmış yerler).Üzerlerinde sığır derisinden örtü. Yerde ortada taştan bir ocak onun üstünde minicik bir delik.Odanın tek ışık aldığı yer burası. Ayrıca yemek kokusuda buradan çıkıyormuş. Masailer sebze yemiyor et ve kanla karıştırılmış inek kanı içiyorlarmış. Kanla sütü karıştırıp bitki köklerini karıştırarak yaptıkları ilaç sayesinde sıtmayı yenmişler.

Ev otlar ıslatılarak ve agaç gövde ile sağlamlaştırılarak yapılmış.Evin girişi ise salyangoz ağzı gibi girintili. İyice eğilerek içeri giriliyor.

Alışveriş yaptık okullarını ziyaret ettik. Yanımda götürdüğüm  boya kalemlerini çocuklara hediye ettim.Bol bol resim çektirdik. Bu arada oradan özel bir sopa aldık.Bu sopa erkekler evde anayasayı belirleyip ev halkına anlattıktan sonra evin ortasına asıyorlarmış ve anayasanın dışına çılıkdığında sopa gösterilip yasa hatırlatılıyormuş. Arif bu uygulamayı çok beğendi ve sopayı aldı.Sopayı eve daha asamadı ama neyseeee 🙂

Ngorongoro yolunda çok büyük filler gördük.Karşıdan karşıya geçiyorlardı.Bir tanesi yolu üzerindeki cipi itmeye çalışınca şöför gaza başıp kaçtı. Seyretmesi çok keyifliydi. Tabi anı fotoğraflamayı ihmal etmedik.Bu arada fillerin iletişim sisteminin çok gelişmiş olduğunu öğrendim.Filin midesinden çıkardığı sesi diğerleri şehirler arası uzaklıktan duyuyormuş,

Akşama doğru kampa vardık manzara çok güzeldi.Burası diğer yerlere göre daha vahşi idi.Sinan her an bir fille burun buruna gelebileceğimiz konusunda uyardı.Burası bayağı soğuk ve yağmurluydu.Gece yağmurun sesi çadırın içinde daha da büyüyor.Sağanak seklinde hissediliyor.Sabah manzara gökyüzü harikaydı.Kahvaltıdan sonra kratere doğru yola koyulduk.Yeşillikler bulutlar ve yamaçların görüntüsü çok ama çooook güzeldi.Yarı yolda durup fotoğraf çektik.Manzarayı hafızalarımıza kaydettik

Carrbaster kuşlarını gördük.Uçan en ağır kuşmuş(14kg)

Şuan Magadi gölü içindeyiz(Tuz gölü. Kraterin içinde)

Bu bölgenin 5 büyüğü Gergedan,Fil,Aslan,Buffalo,Leopar. Bunlar en zararlıları ve kendini en iyi koruyan hayvanlar oldukları için 5 büyük kabul ediliyor.

Fillerin hayatları boyunca 5 kez dişleri çıkıyormuş. En sonunda dişsiz kaldıkları için beslenemiyor ve ölüyorlarL

Biz burada en son 5. Büyük gergedanı da gördük. Gerçekten çok şanslı bir gurubuz.Bu hayvanlardan topu topu 34 adet kalmış.

Gergedan bize değişik yönlere dönerek pozlar verdiJBu arada Arif’in fotoğraf çekmesini izlemek ayrı bir keyifJHayvanla konuşuyor’’harikasın yavrum hadi başını bana çevir diyor 2 saniye sonra gergedan başını çeviriyor. Bide arkanı dön sen çooook güzelsin diyor hayvan arkasını dönüyor. İnanılır gibi değildi. Bana inanmazsanız guruptakilere sorabilirsiniz. Gezi boyunca hangi hayvanı görmek istedi ise birazdan yeleli erkek aslan görecegiz dedi ve gerçekten 5 dakika sonra aslanla karşılaştık.SONUNDA İrem abi bide kutup ayısı çağırda gelmişken onuda görelim demeye başladıJ

Kraterde aslanları zebraları göl kenarında pelikan ve flamingoları daha adını bilemediğim bir sürü kuş türünü gördük. Manzara harikaydı.Ağaç gövdeleri yumru yumruydu. Filler ağacı zedeledikleri için ağaçta kendini tedavi amacı ile bu yumruları oluşturuyormuş.,

Yemeğimizi Pguri gölü kenarında arabada yedik. Kara kuyruklu şahin yemek görünce insanların üzerine pike yapıp saldırıyor ve yemeklerini alıp kaçıyor. Bazı guruplar göl kenarında dışarıda yemek yediler. Kuşların yemek kapmak için yaptığı gösteri seyre değerdi. Göl içerisinde su aygırlarıda vardı. Sarı minik kuşlar neredeyse elinizden ekmek almak için elinize konuyorlar.Çok ama Çok güzeller.

Dönüş yolunda massailer  bu ovada sığırlarını otlatıyorlar.Tüm hayvanların arasında. Simboya bunlara hayvanlar saldırmazmı dedim. Güldü. Yanlarına bile yaklaşmaya cesaret edemezler dedi. Bu bölgede yaşamasına izin verilen tek kabil masailer. Onlarda yabani hayvanlar hariç diğer hayvanları avlıyorlar.Sadece onların avlanmasına izin veriliyor.

Bir arkadaş Afrikada avlanılabiliyor mu diye sordu. Çok zenginler için çok yüksek fiyatlara aslan fil vs avlıyabiliyorlarmışL

Burası ova olduğu için buradaki hayvanlar(kuşlar hariç) göç etmiyorlarmış. Bu yüzden çoğu birbiri ile akraba 🙂

Akşam otele döndük.Günler sonra güzel bir banyo yaptık. Akşam yemekte ben balıklı bir hint yemeği,Arif ise sezzling yedi.

Ertesi gün havaalanına doğru yola koyulduk.Yolda arabadan halkı kadınları çocukları Pazar manzaralarını resimledik. Bir sürpriz bizi bekliyordu.Sanki bizi uğurlamak için gelmiş gibi 2 yetiskin zürafa ve 13 yavrusu yol boyunca dizilmişleri. Arabadan indik son kez seyrettik ve fotoğrafladık.Neredeyse sevilebilecek kadar yakınımıza geldiler 🙂

Önce Tanzanya’dan çıkış yaptık sonra Kenya’ya giriş yaptık  sorunsuz bir şekilde.

 

                  Evet  Sinan’a el sallayıp uçağımıza binmek üzere havaalanında uçağa doğru gidiyoruz.Bir sonraki gezinin hayallerini kurarak.

Füsun Töret